Türkiye'de arabuluculuk

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Türkiye'de arabuluculuk, 22.06.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (HUAK) ile bir "alternatif uyuşmazlık çözümü" yolu olarak uygulanmaya başlamıştır. 6325 sayılı Kanunla yeni bir serbest meslek ihdas edilmiş ve arabuluculuk mesleğini icra edecek kişilere "arabulucu" unvanını kullanma yetkisi tanınmıştır[1][2][3][4]

Türkiye'de arabuluculuk, 22.06.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (HUAK) ile bir "alternatif uyuşmazlık çözümü" yolu olarak uygulanmaya başlamıştır. 6325 sayılı Kanunla yeni bir serbest meslek ihdas edilmiş ve arabuluculuk mesleğini icra edecek kişilere "arabulucu" unvanını kullanma yetkisi tanınmıştır.

Arabuluculuk yöntemine başvuru konusunda gönüllülük ilkesi, gerek mahkemelerin iş yükünün azaltılması, gerekse yöntemin uygulamada benimsenmesini sağlamak amacıyla bazı ülke uygulamalarında göz ardı edilmiştir. Örneğin; mahkemeler nezdinde dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurma şartının getirilmesi durumunda ya sivil toplum kuruluşlarının üyeleri ya da çalışanlarının arabuluculuğa başvuru konusunda yönlendirici etkisinin olduğu hâllerde tamamen ya da kısmen gönüllülük ilkesi bertaraf edilebilir.

Türkiye'de de bazı uyuşmazlıklar için arabulucuğa başvurma dava şartı haline getirilmiştir. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3. maddesi hükmüne göre; Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Ayrıca, 7155 sayılı Kanunun 20. Maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiş ve bu maddeye göre Türk Ticaret Kanununun 4. Maddesinde sayılan ticari davalar ile diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı haline gelmiştir. Arabuluculuk yöntemine başvurmanın dava şartı olarak belirlendiği uyuşmazlıklarda, arabulucuya başvurmadan dava açılması halinde Mahkemelerce dava; dava şartı yokluğundan usulden reddedilmektedir.

Arabuluculuğun Türkiye'deki yapılanması[değiştir | kaynağı değiştir]

Türkiye'de arabuluculuk mesleğinin bağımsız bir mesleki örgütlenmesi bulunmamaktadır. 6325 sayılı Kanuna göre arabulucuların sicili Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan Arabuluculuk Daire Başkanlığı'nda tutulmaktadır. Daire Başkanlığı arabulucuların sicile kaydına Arabuluculuk Kurulu ise arabulucuların sicilden silinmesiyle görevlidir.[1][2][3][4] Bir kısım istisnalar bulunmakla birlikte iş davaları ile ticari davalarda arabuluculuğa başvurmak dava şartıdır. Bunun anlamı arabuluculuğa başvuru yapılmadan davanın açılması durumunda dava usulden reddedilmektedir.[kaynak belirtilmeli]

Genel İlkeler[değiştir | kaynağı değiştir]

Türkiye'de kolaylaştırıcı arabuluculuk modelinin benimsendiği görüşü hakimdir. Bununla birlikte 6325 sayılı Kanun modern anlamdaki arabuluculuğun gerekliliklerini büyük ölçüde karşılayacak kapsamda düzenlenmiş, bu da arabuluculuğa hakim olan bütün ilkelerin Kanunda karşılık bulmasını sağlamıştır. Kanunda ayrıntılı olarak düzenlenen ilkeler şöyle sıralanabilir:[1][2][3][4]

  • İradilik
  • Eşitlik
  • Gizlilik
  • Beyan ve belgelerin kullanılamaması

Arabulucu olabilme şartları[değiştir | kaynağı değiştir]

HUAK madde 20'ye göre Türkiye'de arabulucular siciline kaydedilebilmek için;

  • Türk vatandaşı olmak,
  • Mesleğinde en az beş yıllık kıdeme sahip hukuk fakültesi mezunu olmak,
  • Tam ehliyetli olmak,
  • Kasten işlenmiş bir suçtan mahkûm olmamak,
  • 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık, gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma, yalan tanıklık ve yalan yere yemin suçlarından mahkûm olmamak,
  • Terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı olmamak,
  • Arabuluculuk eğitimini tamamlamak ve Bakanlıkça yapılan yazılı sınavda başarılı olmak,

gerekir. Arabulucu, sicile kayıt tarihinden itibaren faaliyetine başlayabilir.

Arabuluculuğa elverişli olan ve olmayan uyuşmazlıklar[değiştir | kaynağı değiştir]

Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na göre arabuluculuğa ancak tarafların sulh olabileceği, hakkından vazgeçmesi ve iddiaları kabul etmesinin mümkün olduğu ve bir mahkeme kararının gerekmediği hallerde başvurulabilir. Örneğin tarafların boşanabilmesi ve çocuğun velayeti için mutlaka bir mahkeme kararı gerektiğinden taraflar bu gibi konuları arabulucuya götüremezler. Yine uyuşmazlık aile içi şiddetten kaynaklanıyor ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda uzlaşma kapsamında sayılan suçlardan değilse o olay arabuluculuğa uygun değildir. Örneğin eşlerin birbirlerine şiddet uygulamaları, silahla yaralama, ölüme neden olan suçlar sonucunda istenen tazminatlar için arabulucuya gidilemez. Fakat bütün kredi sözleşmeleri, alım satım sözleşmeleri, tüketici uyuşmazlıkları, eser sözleşmeleri, kira uyuşmazlıkları, işçi alacakları, deniz ticareti ve sigorta uyuşmazlıkları, marka-patent uyuşmazlıkları, boşanmadan sonraki mal paylaşım uyuşmazlıkları, taksirle yaralama, silahsız kasten yaralama, hakaret, tehdit, konut dokunulmazlığının ihlali ticari sırrın açıklanması gibi şikâyete bağlı suçların işlenmesi nedeniyle istenecek tazminatlara ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde arabulucuya başvurulabilir.[5]

Tüketici uyuşmazlıklarında ise tüketici hakem heyetinin görev alanına giren ve tüketici hakem heyeti kararlarına karşı tüketici mahkemelerine yapılan itirazlar dışındaki tüketici uyuşmazlıklarında arabulucuya başvuru şartı getirilmiştir. Dava şartı olan arabuluculuk müessesesi 28/7/2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile tüketici uyuşmazlıklarında zorunlu hale getirilmiştir.[6]

Arabuluculuk Mevzuatı[değiştir | kaynağı değiştir]

Arabuluculuğun kapsamını belirlemek için yürürlükteki birçok Kanuna ve uluslararası sözleşmeye başvurmak gerekse de[7] doğrudan arabuluculuğu konu alan mevzuat şunlardır:

  • Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu
  • Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği
  • Arabuluculuk Asgri Ücret Tarifesi
  • Arabuluculuk Sistemi ve Arabulucular İçin Model Etik ve Uygulama Kuralları

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ a b c Kekeç, Elif Kısmet (Ocak 2014). Arabuluculuk Yoluyla Uyuşmazlık Çözümünde Temel Aşamalar ve Taktikler. Adalet. ISBN 9786051462844. 
  2. ^ a b c Özbek, Mustafa Serdar (Ocak 2013). Alternatif Uyuşmazlık Çözümü. Yetkin. ISBN 9789754647136. 
  3. ^ a b c Demir, Şamil (Ocak 2014). Avukatın Uzlaşma Sağlama Yetkisi. Adalet. ISBN 9786051463179. 
  4. ^ a b c Özmumcu, Seda (Nisan 2013). Uzak Doğu'da Arabuluculuk Anlayışı ile Türk Hukuk Sisteminde Arabuluculuk Kurumuna Genel Bir Bakış. On İki Levha. ISBN 9786054687909. 
  5. ^ Demir, Şamil (1 Şubat 2014). "Uyuşmazlıklar arabulucuların yardımıyla çözülecek". samildemir.av.tr. 2 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Şubat 2014. 
  6. ^ "Tüketici uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuk". 2 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  7. ^ Demir, Şamil (Ağustos 2018). Hukuk Uyuşmalıklarında Arabuluculuk Mevzuatı (Gerekçeli-Atıflı-Notlu). CADR Yayınları. ISBN 9786056861109. 

Dış bağlantılar[değiştir | kaynağı değiştir]