Saltanatın kaldırılması

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Saltanatın kaldırılması veya padişahlığın kaldırılması, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 1 Kasım 1922'de kabul ettiği 308 numaralı "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, hukuku hâkimiyet ve hükümraninin mümessili hakikisi olduğuna dair" adlı kararnamesi ile gerçekleşmiştir.[1] Saltanatın kaldırılmasıyla beraber Osmanlı İmparatorluğu resmen sona ermiştir.

Süreç[değiştir | kaynağı değiştir]

VI. Mehmed'in Dolmabahçe Sarayı'ndan ayrılması, 1922

Saltanatın kaldırılmasına doğrudan doğruya yol açan olay, Türk Kurtuluş Savaşı'nın başarı ile sonuçlanmasından sonra toplanması öngörülen barış konferansına Ankara ve İstanbul hükûmetlerinin birlikte davet edilmeleridir.[kaynak belirtilmeli]

17 Ekim tarihli bir telgrafla sadrazam Tevfik Paşa barış konferansında ortak bir tavır belirlemek amacıyla Mustafa Kemal'e başvurmuştur. 20 Ekim tarihli, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına hitap eden ikinci bir telgrafta Tevfik Paşa Babıali ile Büyük Millet Meclisi arasında amaç bakımından tam bir birlik olduğunu, Sevr Antlaşmasını iptal ettirmek ve işgalin sonuçlarını ortadan kaldırmak için beraberce mücadele edildiğini belirterek ulusal birliğin önemini vurgulamış ve vatan uğruna kişisel hırslardan vazgeçilmesi gerektiğini belirtmiştir.[2] 28 Ekim'de İtilaf Devletleri İsviçre'nin Lozan kentinde toplanacak olan konferansa İstanbul ve Ankara hükûmetlerini resmen davet etmiştir. Bunun üzerine iki gün sonra toplanan TBMM, İstanbul hükûmetinin tasfiyesine yönelik 82 imzalı karar tasarısını görüşmüşse de aynı gün sonuç alamamış, ancak 1 Kasım tarihli toplantıda Mustafa Kemal'in sert müdahalesi üzerine saltanatın kaldırılmasına karar vermiştir. Kararname, ilga hükmünü geriye yürüterek "İstanbul'daki şeklî hükûmetin 16 Mart 1920'de tarihe intikal ettiğini" bildirmiştir.[3] Aynı gün alınan bir başka Meclis kararıyla 1 ve 2 Kasım günleri milli bayram ilan edilmiştir.

Mustafa Kemal'in ifadesine göre milletvekillerinin birçoğu saltanatın kaldırılması kararına karşı çıkmışlardır. Bakanlar kurulu başkanı Rauf Bey (Orbay) başta karşı çıktığı karara 29 Ekim'de Mustafa Kemal ile görüştükten sonra taraftar olmuştur. Buna karşılık liberal görüşleriyle tanınan Mersin vekili Selahattin Bey (Köseoğlu) sonuna kadar karara muhalif kalmıştır.

Gerek Rauf gerek Selahattin Beyler daha sonra kaleme aldıkları anılarında, cumhuriyete prensip olarak karşı olmadıklarını, ancak padişahlığı kişisel diktatörlük eğilimlerine karşı bir engel olarak gördükleri için kaldırılmasına muhalif olduklarını anlatırlar.[kaynak belirtilmeli]

Hıyanet-i Vataniye Kanunu'nda 15 Nisan 1923'te yapılan bir değişiklikle, saltanatın lağvına dair kararnameye karşı sözle ve basın yoluyla muhalefet etmek vatan hainliği kapsamına alınmış ve idamla cezalandırılmıştır.[kaynak belirtilmeli]

Kararnamenin ilanından sonra sadrazam Tevfik Paşa başkanlığında 4 Kasım günü son toplantısını yapan Osmanlı hükûmeti istifasını padişaha sunmuştur. 5 Kasım'da Ankara hükûmetinin İstanbul'daki temsilcisi Refet Paşa (Bele) tüm bakanlık danışmanlarını Divanyolu'ndaki Şark Mahfilinde toplayarak her türlü etkinliğe son vermelerini bildirilmiştir. 7 Kasım'da Babıali'deki başbakanlık dairesi devletçe boşaltılmış ve Osmanlı Devleti'nin resmî gazetesi olan Takvim-i Vekayi'nin yayınına son verilmiştir.[kaynak belirtilmeli]

Sonuçları[değiştir | kaynağı değiştir]

Şeklen "halife" unvanını koruyan VI. Mehmed (Vahideddin) 10 Kasım'da son cuma selamlığına katılmış, ancak yaşamına ve özgürlüğüne yönelik tehditleri gerekçe göstererek 17 Kasım sabahı Boğaziçi'nde demirli bulunan İngiliz zırhlısı HMS Malaya aracılığıyla Malta'ya sığınmıştır.[4]

19 Kasım'da TBMM, veliaht Abdülmecid Efendi'yi halife ilan etmiştir. 3 Mart 1924'te çıkarılan 431 sayılı Hilafetin İlgasına ve Hanedan-ı Osmani'nin Türkiye Cumhuriyeti Memalik-i Haricine Çıkarılmasına Dair Kanun ile halifelik de lağvedilmiş ve tüm Osmanlı Hanedanı mensupları yurt dışına sürgün edilmiştir.[5]

Görüşler[değiştir | kaynağı değiştir]

Atatürk[değiştir | kaynağı değiştir]

Mustafa Kemal Paşa, saltanatın kaldırılması müzakerelerinde şunları söyler:

Hakimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye müzakereyle, münakaşa ile verilemez. Hakimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları zorla Türk milletinin hakimiyet ve saltanatına vaziülyed olmuşlardı. Bu tasallutlarını altı asırdan beri idame eylemişlerdir. Şimdi de, Türk milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, hakimiyet ve saltanatını isyan ederek kendi eline bilfiil almış bulunuyor. Bu bir emrivakidir. Mevzubahis olan, millete saltanatını, hakimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız meselesi değildir. Mesele zaten emrivaki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu behemehal olacaktır. Burada içtima edenler meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usulü dairesinde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.[6][7][8]

Atatürk, Nutuk'un hadiseyi anlatan bölümünde[9] millî harekete mâni olmaya çalışmış padişah ve sadrazamı bir dizi sert ifade ile tenkit eder ve aynı zamanda saltanat rejiminin miadını doldurduğunu ima eder: "Bütün menfaatlerini mülevves bir tahtın, çürümüş, çökmüş ayaklarına sarılmakta gören...", "idrakten mahrum, vicdandan mahrum, birtakım insanlar...", "ahmakça teklifat...", "sefil... adi bir mahluk... alçak...", "Aciz, adi, his ve idrakten mahrum...", ''padişah ve halife olan Vahdettin, soysuzlaşmış, kendini ve yalnız tahtını koruyabileceğini düşlediği alçakça önlemler araştırmakta".[10]

Ayrıca bakınız[değiştir | kaynağı değiştir]

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 19 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 18 Ocak 2015. 
  2. ^ Telgraf metinleri için İbnülemin Mahmud Kemal İnal, Son Sadrazamlar, IV.1738.
  3. ^ Bak. Düstur, Üçüncü Tertip c. 5. Yaygın kanının aksine, saltanat kanunla kaldırılmamıştır.
  4. ^ "First World War.com - Who's Who - Sultan Mehmed VI". www.firstworldwar.com. 18 Aralık 2002 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Eylül 2021. 
  5. ^ Nafi 2016, s. 183.
  6. ^ "Arşivlenmiş kopya". 1 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Temmuz 2017. 
  7. ^ D. Mehmet Doğan, Türkiye Cumhuriyeti Tarihine Giriş, 2. baskı, s. 184
  8. ^ "Atatürk Diyor ki!". kultur.gov.tr. 26 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Temmuz 2017. 
  9. ^ Gazi Mustafa Kemal, Nutuk, Devlet Basımevi 1938, s. 490-498.
  10. ^ A.g.y.

Bibliyografya[değiştir | kaynağı değiştir]