Kanlıgeçit Höyük

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Arkeolojik Höyük
Adı: Kanlıgeçit Höyük
il: Kırklareli
İlçe: Merkez
Köy: Merkez
Türü: Höyük
Tahribat:
Tescil durumu: Tescilli[1]
Tescil No ve derece: 787
Tescil tarihi: 19.10.1990
Araştırma yöntemi: Kazı

Kanlıgeçit Höyüğü, Kırklareli İl merkezinin 500 metre güneyinde, Haydar Dere'nin iki yanında yer alan bir höyüktür. Aşağı Pınar Höyüğü'nün 300 metre kadar batısındadır. Demiryolu ve Haydar Dere tarafından üçe bölünen höyüğün bu parçaları Kanlıgeçit Kuzey, Kanlıgeçit Doğu ve Kanlıgeçit Güney olarak adlandırılmıştır. Kanlıgeçit Kuzey nekropol alanı olup yayvan bir tepe görünümümdedir.[2]

Kazılar[değiştir | kaynağı değiştir]

Höyük ilk olarak 1981 yılında Prof. Dr. Mehmet Özdoğan tarafından tespit edilmiştir. Kazılar 1994 yılından itibaren Mehmet Özdoğan ve H. Parzinger başkanlığında başlatılmıştır. Daha sonra Parzinger ekipten ayrılmış, kazılara Özdoğan başkanlık etmiştir. Kazı çalışmalarına 1999 yılında ara verilmiş olup 2004 yılında yeniden başlanmıştır.[2]

Tabakalanma[değiştir | kaynağı değiştir]

  • Kanlıgeçit Kuzey ve Doğu;

Erken Tunç Çağı'n tarihlenen akropol, iç kale, bunun içinde yukarı kent ve aşağı kent gün ışığına çıkarılmıştır. Bu tabakanın altında kutsal mekanların çevrildiği bir temenos duvarı içinde birden çok megaron tarzı yapı ve bir üst tabakadaki anıtsal sur kapısının önceki hali ona sur girişi bulunmaktadır. Bu tabakanın da altında Balkanlar Ezero-Sveti Krilovo Kültürlerine ait buluntular veren, şiddetli yangın izleri gösteren bir tabaka vardır.[2]

  • Kanlıgeçit Güney;

Aşağı kent sondajlarında Ezero buluntuları veren ince bir tabaka ardından ana toprağa ulaşılmıştır. Burada ana toprağa oyulmuş, Balkanlar'ın Geç Kalkolitik Çağ Pre-Cucuteni ve Gumelnita yapısı çanak çömlek buluntuları veren iki çukur ortaya çıkarılmıştır. Aşağı kent yerleşimi derenin altına doğru da devam etmektedir. Derenin yığdığı alüvyonun buradaki bir kısım yerleşimi örttüğü ortadadır. Bu durumda yerleşimin ne denli geniş bir alana yayıldığını anlamak için jeofizik çalışmalara gerek vardır. Ayrıca bu kesimde bir Helenistik Dönem yerleşmesi olduğu da anlaşılmaktadır.[2]

Buluntular[değiştir | kaynağı değiştir]

Kanlıgeçit Höyüğü'nün 300 metre kadar doğusundaki Aşağı Pınar Höyüğü Kırklareli bölgesinin Neolitik Çağ'daki yerleşimidir. Bu yerleşim zaman içinde batı yönünde kayarak Erken Tunç Çağı'nda Kanlıgeçit Höyüğü'ne taşınmıştır. Bu bağlamda 2000'li yıllarda her iki höyükte yürütülen kazılar da birlikte ele alınan bir proje olarak çalışılmıştır.[3]

Kanlıgeçit Kuzey kesimlerinde surla çevrili, akropol (yukarı kent) olarak tanımlanan bir kent ve bir kutsal alan olduğu düşünülen yapı ortaya çıkarılmıştır. Yaklaşık 65 metre çapındaki surla çevrili bir yerleşime, kesin olmamakla birlikte kuzeybatıdan anıtsal bir kapıdan giriş verilmiştir. Surun içinde, birbirlerinden yaklaşık 1,5 metre mesafeli, bütün bütün Anadolu özellikleri taşıyan üç megaron kazılmıştır. Duvar kalınlıkları 60 cm. olan bu megaron yapıların içinde çukur tabanlı ocaklar vardır. Megaronlardan birinin içinde küçük ateş çukurları ve sunaklar bulunmaktadır. Kuzeydeki megaron 14,9 x 6,3 metre, güneydeki ise 15,5 x 7,2 metre boyutlarındadır.[2] Daha sonraki yıllarda 27,5 x 10,2 metre boyutlarında bir dördüncü megaron açığa çıkarılmıştır.[4]

Değerlendirme[değiştir | kaynağı değiştir]

Kanlıgeçit yerleşiminde erken Tunç Çağı başında Balkanlar'ın Geç Ezero Kültürü ile aynı özellikleri taşıyan küçük bir köy yerleşimi görünmektedir. Erken Tunç Çağı'nın III. evresinde, İç Batı Anadolu çıkışlı olduğu anlaşılan bir göçmen grubun, yerleşimi kendi geleneklerine göre yeniden düzenlemiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu, kesin olarak bir koloni yerleşimidir. Böylece yerleşim, yönetim ve tapınak yapılarıyla, aşağı kent ve sur duvarlarıyla kent özellikleri kazanmıştır. Bu kentteki megaron tipi yapılar Troya megaronlarıyla neredeyse aynıdır. Diğer yandan megaronlarda günlük yaşamı işaret eden küçük buluntuların ele geçmemiş olması, bu yapıların sadece dinsel amaçlı kullanıldığı şeklinde yorumlanmaktadır. Anıtsal kapı, Troya tarzından çok Anadolu tarzıdır. Kazı başkanı Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, bu koloni yerleşiminin, Yıldız Dağları'ndaki bakır yataklarını işletmek ya da yerel madencilerden aldıkları bakırı diğer bölgelere naklederek ticaretini yapmak amacıyla Anadolu'dan gelip yerleşen bir göçmen grupla ilişkilendirmektedir. Bu kolonileşmenin yaklaşık olarak MÖ 2400 civarında oluştuğu, MÖ 2100 – 2000 yılları civarında yerleşimin muhtemelen yakılarak yok edildiği tahmin edilmektedir.[2] Sonuç olarak basit bir köy yerleşmesinden göç alarak kentleşmeye ve giderek bir şehir devleti olmaya giden aşamaları geçen bir yerleşme olduğu öne sürülmektedir.[5] Höyükte MÖ 3. binyılın ikinci çeyreğinde başlayan yerleşmenin dal örgü dörtgen yapılarla temsil edildiği belirtilmektedir. Bunlar en alttaki 4. ve 3. tabakalardır ve Balkanlar'daki benzerleriyle çağdaştır. İkinci tabakada ise mimari gelenek değişmiş, Anadolu etkileri hakim olmuştur. Dal örgü tekniği mimari bırakılmış, önce kerpiç yapılar, daha sonra da taş temel üzerine megaron tarzı yapılar görülmüştür. Birinci tabakada ise yerleşimin bir surla çevrildiği görülür. İkinci ve birinci tabakalar Troya II ile yakın benzerlik gösterir. Anadolu tipi yerleşmenin Trakya içlerine yayılmasını temsil eder.[6]

Tahribat durumu[değiştir | kaynağı değiştir]

Yerleşme demiryolu tarafından ikiye bölünerek kısmen tahrip edilmiştir.[2]

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ "TAY – Yerleşme Ayrıntıları". 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mayıs 2012. 
  2. ^ a b c d e f g TAY – Yerleşme Dönem Ayrıntıları
  3. ^ 29. Kazı Sonuçları Toplantısı (2007) Cilt 1, Sh.: 39
  4. ^ 31. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 363
  5. ^ Kırklareli Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü[ölü/kırık bağlantı]
  6. ^ 31. Kazı Sonuçları Toplantısı (2009) Cilt 2, Sh.: 359