Euthidemos

Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Euthydemos sayfasından yönlendirildi)

(Antik Yunanca: Εὐθύδημος), Yunan filozof Platon'un erken dönem diyaloglarından biri olan eser, aynı adı taşıyan Khios'lu (Sakız Adası) sofistin adından alınmadır. Diyalog, Kriton ve Sokrates arasında geçer.

Sokrates, oğlunu en iyi nasıl yetiştireceğine kafa yoran dostu Kriton'a yakın zamanda güreş okulunda yapılan bir tartışmayı anlatır. Tartışmada uygun bir eğitim almazsa ahlakça yozlaşması olası Atinalı genç soylu Klinias'a eğitimde iki yol sunulur, biri Euthydemos ile Dionysodoros'un sözcülüğünü yaptığı sofistlere özgü, diğeri Sokratesçi ilkeler doğrultusunda eğitimdir. Sofist, Klinias'a kamusal yaşamda başarı şeklinde anlaşılan erdemi öğretecektir. Sokrates erdemin bir nebze olsun öğretilebilirliği konusunda kuşkusunu dile getirir. Kimliği belirsiz bir izleyicinin felsefenin hiçbir değeri olmadığı sonucuna varmasıyla düşünceleri pekişen Kriton, oğlunu bunlardan hangi birinin eline teslim edeceğini bilemez.

Özet[değiştir | kaynağı değiştir]

Diyalog, Kriton’un Sokrates’e Lykeion’da kimle konuştuğunu sormasıyla başlar. Euthydemos ve kardeşi Dionysodoros yeni sofistlerdir. Bu ikisi her şeyi biliyordur. Sözle güreşiyorlardı, doğru ya da yanlış olsun her sözü çürütmekte usta olmuşlardı. Sokrates, bu ikisinin yanına gitmek ister. Kriton ise pek etkilenmemiştir. Sokrates, yaşlı olduğundan kendisini yanlarına almak istemeyeceklerini düşünse de, Kriton’u kendisiyle derse başlamaya ikna etmeye çalışır hatta çocukları yem diye kullanmayı düşünür. Kriton ikisinin bilgilerini merak eder. Sokrates anlatmaya başlar. Tartışmalı diyalogları, Sokrates’in Kriton’a anlatımlarından biliyoruz. İkisiyle karşılaştığında Sokrates, Klinias’a savaşla ilgili her şeyi bilmeleriyle onları övüyordu. Euthydemos ise artık bunlarla uğraşmadıklarını, daha önemli olan erdemle uğraştıklarını ve öğrenmek isteyenlere de bunu göstermek istediklerini söyler. Sokrates, ustalıklarını kanıtlamalarını ister; bunu da Klinias’ı bilgiyi sevmek ve erdem yolunda yürümek gerektiğine inandırarak yapacaklardır. Böylece tartışmalı çekişme başlar.

Kriton, tartışmalı sorulara cevap verenin Klinias olduğuna inanamaz. Eğer böyle konuşan oysa, yetiştirilmeye ihtiyacı yoktur. Çünkü zaten üstün biridir. Sokrates ve Klinias bu tartışmalar sonucunda, siyasetle hükümdarlık sanatının bir olduğu kanısına varmıştı. Her şeye ve herkese komuta eden bir krallık sanatının onlara da dokunan bir sonucu vardır. Hükümdarlık sanatı, kendi alanında herkese komuta ettiğinde, neyi meydana getireceğini ilk başta bilemezler. Ama, bu araştırdıkları sanatsa, faydalı olmalıdır; hiç olmazsa bunu biliyorlardır. Yani bir iyilik sağlayacaktır. İyi, bir bilgiden başka bir şey değildir. Klinias’la bu noktada uyuşmuşlardır.  Hükümdarlık sanatı insanları bilgili ve iyi kılar mı? Bütün insanları mı ve her şeyde mi iyi kılar? Öyleyse, onlar nede iyi ve neye yararlı olacaklar? gibi sorularla bir çıkmaza girerler. Sokrates, buna da bir çözüm getirir ve o ikisinden bu bilginin özünü göstermelerini ister. Bilmek ve bilgi üzerine bir tartışmaya girerler.

Eserin sonunda, Sokrates, bu iki hocadan ders almanın çaresini aramasını ve herkesin onların bilgisini kolayca elde edebileceğini söyler. Kriton ise söylenenleri dinlemek ve bilgi edinmek onu mutlu eder. Yani bu türlü akıl yürütmelerle başkalarını çürütmektense, kendilerinin çürütüldüğünü görmeyi tercih edenlerdendir. Kriton çocuklarının geleceğini düşünür. Oğlunu felsefe okumaya nasıl sevk edeceğini bilemez. Sanatla uğraşan insanların yaptıkları her işte gülünç olduklarını görseler de, kendi bu işlerle uğraşmayacağı gibi, bunları oğluna da yasaklamaz.

Neler üzerine tartıştılar?[değiştir | kaynağı değiştir]

Klinias, μανθανειν kelimesini “öğrenmek” anlamında kullanıyor. Euthydemos ise, bu kelimeyi (Sokrates’in 278a’da dediği gibi; bu öğrenmek’ten çok anlamak denilen şeydir, ama bazen öğrenmek de denir.) nadiren kullanılan anlamak anlamında alıyor. “İnsan bilmediklerini öğrenir” diyen Klinias’a, Euthydemos: “İnsan anladığını bilir” karşılığını veriyor. Bunun üzerine Dionysodoros, μανθανειν'e öğrenmek anlamını vererek kanıtlamasını yapıyor: “Öğrenenler, bilmeyenlerdir, yoksa daha önceden bilenler değil.”

Dionysodoros, Klinias’ı bilge olarak görmek istemeleriyle aslında olmadığı şeyi olmasını istediklerini, yani onun şimdi olduğu şeyi artık olmamasını istediklerini, açıkça ölmesini istediklerini söyler. Ktesippos ise sinirlenip yalancı diye karşılık verir. Ktesippos’un bu sözüne, Euthydemos yalanın imkânsızlığını açıklar. Şöyle bir şey yürütüyor: konuşmak etki etmektir (πραττειν) ve etki etmek, yapmaktır (veya meydana getirmek, ποιειν). O halde, konuşmak meydana getirmektir. Olmayan şeye etki edilmez; öyleyse, o yapılamaz ve söylenmez; başka bir deyişle yanlış konuşmak (ψευδεσθαι) imkânsızdır. Konuşulduğunda, bir şeyin ifadesi meydana getirilir, ama bundan, bizzat o şeyin meydana getirildiği sonucunu çıkarmak doğru değildir.

Ktesippos, aksini söylemek diye bir şey var olduğunu söyler. Dionysodoros ise onun bu savını boşa çıkarır. Her ikisi de aynı şeyden bahsederse birbirlerinin aksini değil, aynı şeyleri söylemiş olurlar. Ktesippos bunu kabul eder. Ama ikisi de bu şeyden söz etmediği zaman, birbirlerinin aksini söylemesi mümkün olmaz. Bu durumda, ikisinde  bunun hakkında en ufak bir şey bile söylemediği doğrudur. Ktesippos bunu da kabul eder. Biri bu şeyden söz ettiği ve diğeri başka bir şey hakkında başka sözler söylediğinde birbirlerinin aksini söylemiş olamazlar. İkisi de farklıdır. Bu durumda, konuşmadan konuşanın söylediğinin aksini söylemek mümkün olmaz.

Bir şeyin hem var, hem yok olması imkânsız olduğuna göre, eğer bir şeyi biliyorsak, her şeyi biliyoruz demektir; çünkü aynı zamanda hem bilgin, hem de cahil olamayız; ve her şeyi bildiğimize göre, bu bilime de sahibiz demektir. İnsanların bazı şeyleri bilip, bazılarını bilmemeleri ve hem bilgin, hem cahil olmaları mümkün değildir. Bir şeyi bilen, aslında her şeyi bilir. Ktesippos buna karşılık alaylı şeyler yapmasını ister. Ama onlar dalga geçildiğini anladığında onun istediklerini yapmaya yanaşmazlar. Onlar her şeyi eskiden beri biliyordur. Ve bu bilginin Sokrates’te de olduğunu göstermek isterler. Yani bu şeyler onlar da olduğu gibi Sokrates’te dahil herkeste vardır. Çünkü bir şey onlar için doğruysa, herkes için olduğu gibi, Sokrates için de doğrudur.

Sokrates’in Tutumu[değiştir | kaynağı değiştir]

Sokrates’in diyalektik yöntemiyle sofistlerin o dönemki tartışma şekli olan karşıdakini ne şekilde olursa olsun alt etmeye dayalı, çelişkiler ve laf karmaşaları yaratıp karşı tarafı susturmayı amaçlayan reddiye türünün bir kapışması gibidir. Diyalog, Sokretes’in sofistlere karşı henüz tam ciddi tavrını almadığı bir dönemde geçmektedir. 

Dionysodoros’un, yanlış söylemek imkânsızdır ve bir şey söylenirse, zorunlu olarak ya doğru söylemek ya da hiçbir şey söylememek lazımdır, sözlerine karşı tartışmaya başlar:

“Yanlış söylemek imkansızsa, yanlış düşünmek mümkün olur mu?”

“O da olmaz.” dedi. 

“O halde, dedim yanlış kanı da kesinlikle olmaz.”

“Olmaz.”

“Bilgisizlik mümkün olsaydı, şeyler hakkında yanılmak bilgisizlik olmayacak mıydı?”

“Elbette.”dedi.

“Ama bu imkansız.” dedim.

Bu fikri kabul etti.

Sofistler yanlış konuşmanın imkânsız olduğunu söylediler (286c-d). Daha önce de, konuşmanın etki etmek olduğunu söylemişlerdi (284b ve dev.). 

Tartışmalı Çekişme[değiştir | kaynağı değiştir]

Platon, Euthydemos ve Dionysodoros’un kanıtlamalarını tartışmalı olarak tanımlar. Bu anlamıyla (Yunanca ερις:çekişme) çekişmelerle hazırlanmış savunma anlamına gelir. Bu tartışmalı çekişmeler, karşı tarafı çürütmek için tasarlanmıştır. Örneğin, bir noktada, Euthydemos yalanın imkânsızlığını kanıtlamaya çalışır:

“Olmayan şeylerin, asla varlığı yoktur, doğru değil mi?”

“Asla varlığı yoktur.”

“O halde, olmayan şeyler hiçbir yerde mevcut değildir?”

“Hiçbir yerde.”

“Öyleyse, olmayan şeylere etkili olmanın yolu olabilir mi?” “Herhangi bir kimse herhangi bir yerde var olmayan bir şeyi yapabilir mi?”

“Ben bu fikirde değilim” dedi Ktesippos.

“Hatipler halkın karşısında söz söyledikleri vakit, etki etmezler mi?”

“Ederler.”

“Eğer etki ediyorlarsa, aynı zamanda yapıyorlar demek değil midir?”

O kabul etti.

“Yani hiç kimse olmayanı hiç kimsenin söyleyemez; aksi halde bir yapmış olur. Halbuki, olmayanı hiç kimsenin yapamayacağını kabul ettin; bundan, hiç kimsenin yalan söylemediği ve Dionysodoros konuştuğu zaman, hakikatı ve gerçeği söylediği sonucu çıkar.”  (Euthydemos, 284a-c)

Karakterler[değiştir | kaynağı değiştir]

  • Sokrates
  • Kriton
  • Dionysodoros
  • Klinias
  • Euthydemos
  • Ktesippos

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]