İnkılap ve Kadro

Vikipedi, özgür ansiklopedi
İnkılap ve Kadro
YazarŞevket Süreyya Aydemir
ÜlkeTürkiye
DilTürkçe
Yayım1932
YayımcıAhmet Halit Kitabevi

İnkılap ve Kadro, Şevket Süreyya Aydemir tarafından 15 Ocak 1931'de, Türk Ocakları Merkez Heyeti binasında verilen bir konferanstan yola çıkarak 1932'de yayınladığı kitap.

Kitap 1932 yılında Ahmet Halit Kitabevi tarafından basılmıştır. Yazar, kitabında Türkiye'nin içinden geçtiği devrim sürecini ele almış, devrime belirli bir teori etrafında şekillenecek olan ideolojinin yaratılması gerektiğini fakat Türkiye de bunu sağlayabilecek bir fikriyatın oluşmadığı için 1932 yılında kendisinin öncülüğünde kurulan Kadro Dergisi etrafında toplanan aydınların savunduğu fikirlerin belirli bir tertip ve terkip esasıyla düzenleyeceği bu ideolojinin -ki bunun adı 'Kemalizm'dir- bu düzen çerçevesinde Türkiye'nin yeniden şekilleneceğini belirtmiştir.

Kitabın ikinci baskısı, 1968 yılında Bilgi Yayınevi tarafından yapılmıştır. Yazar, ikinci baskıya oldukça uzun bir önsöz ilave etmiş, o dönem hakim olan Yön hareketi ile şekillenen Kemalist çizgiyi ve Sol hareketi Türkiye'de devrimin yarım kaldığına dair uyarmıştır.

Yazar, kitabında marksizmi ve tarihsel materyalizmi karşılaştırmıştır. Kadro Dergisi'nde sıkça gündeme getirilen bu konu üzerinde oldukça durmuştur. Ulusal kurtuluş mücadelesinin üzerinde durarak Marx'ın fikirlerinin 19.yüzyıl için geçerli olduğunu 20.yüzyıl için ise tarihsel materyalizmin geçerli olduğunu savunan yazar, ancak ulusal kurtuluş mücadelesi veren toplumların kapitalizm ve sosyalizm arasında kaldıklarını fakat bu toplumların daha önce kapitalist topluluklar tarafından sömürüldüğünü bunun için bu toplumlarda Marx'ın öne sürdüğü gibi sınıfsal farklılıkların olmadığını ancak sosyalist yapıya geçemeyecek kadar da geri oldukları için bu toplumların önce kapitalistleşmeleri gerektiğini fakat sosyalist anlayışa yöneldikleri takdirde sorunlarla karşılaşacaklarını analiz eden Şevket Süreyya Aydemir, bu durumun engelenmesinin ancak yarı kapitalist yarı sosyalist yani devletçi bir ideoloji ile yönetildikleri takdirde varlıklarını sürdürebileceklerini savunmuştur.